Türkiye ekonomisinde son dönemde kamu harcamalarının artması, bütçe açığının büyümesi ve küresel piyasalarda yaşanan dalgalanmalar, maliye politikalarında yeni bir dönemi beraberinde getirdi. Hükümet, gelir artırıcı önlemler çerçevesinde geniş kapsamlı bir vergi paketi hazırlayarak Meclis gündemine sundu. Yeni çıkarılacak vergiler, yalnızca bütçe dengesini sağlamayı değil, aynı zamanda vergi tabanını genişletmeyi ve bazı gelir gruplarındaki muafiyetleri daraltmayı hedefliyor.
Ancak söz konusu düzenlemeler, farklı kesimlerde farklı yankılar uyandırmış durumda. Maliye yönetimi, bu adımı “mali disiplinin güçlendirilmesi” olarak tanımlarken; vatandaş ve işletmeler cephesinde “ek yük” endişesi giderek artıyor. Ekonomistler ise, gelir artırıcı politikaların yanında harcama disiplininin de sağlanmaması hâlinde, yeni vergilerin uzun vadede sürdürülebilir çözüm üretmeyeceği görüşünde birleşiyor.
Yeni vergi tasarısı; kira gelirlerinden taşıt ve tapu işlemlerine, kurumlar vergisinden sosyal güvenlik primlerine kadar geniş bir alanı kapsıyor. Ayrıca ÖTV ve KDV düzenlemeleri, teşviklerin kısıtlanması ve harçların artırılması gibi adımlar da paketin önemli unsurları arasında yer alıyor.
Yeni Vergilerin Kapsamı – Kimleri, Neleri Etkiliyor?
Kira Gelirleri ve Mesken İstisnası Kaldırılıyor
Yeni düzenlemeyle birlikte, konut kira gelirlerinde uzun süredir uygulanan 47 bin TL’lik istisna kaldırılıyor. Bu, özellikle birden fazla evi olan veya kira geliri yüksek olan mükelleflerin daha fazla vergi ödemesi anlamına geliyor.
Ancak emekli, dul, yetim ve malul aylığı alanlar bu istisnadan yararlanmaya devam edecek. Ayrıca kiraya verilen taşınmazlara ilişkin faiz giderlerinin gider yazılması uygulaması daraltılıyor. Bu adım, gayrimenkul gelirlerinden daha yüksek vergi tahsil edilmesini sağlayacak.
Taşıt ve Tapu İşlemlerine Yeni Harçlar
Yeni dönemde sıfır araçların ilk tescilinde ve ikinci el araç satışlarında noter harcı getiriliyor. Bu harç, satış bedeli üzerinden binde 2 oranında ve en az 1.000 TL olacak. Tapu işlemlerinde ise beyan edilen bedelin gerçek değerinin altında olması hâlinde vergi cezası oranı artırılıyor.
Bu düzenlemeler hem otomotiv piyasasında hem de gayrimenkul sektöründe işlem maliyetlerini yükseltecek nitelikte.
Kurumlar Vergisi ve Teşviklerde Daralma
Yeni tasarıyla, indirimli kurumlar vergisi uygulamaları kısıtlanıyor. Teşviklerden yararlanma süresi ve oranları sınırlandırılırken, kazanç bulunmasına rağmen kullanılmayan yatırıma katkı tutarlarının devri gibi uygulamalarda sıkılaştırmaya gidiliyor.
Bu durum, özellikle teşvikli üretim yapan firmalar ve ihracat odaklı yatırımlar açısından yeni bir mali yük yaratabilir.
KDV ve ÖTV Düzenlemeleri
Katma Değer Vergisi (KDV) alanında, bazı istisnalar daraltılırken bazı alanlarda yeni istisnalar getiriliyor. Örneğin, vakıfların taşınmaz satışlarının KDV’den muaf tutulması planlanıyor.
Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) kapsamında ise fosil yakıtlı ve hibrit araçların matrah ve oranları yeniden düzenlenecek. Ayrıca ithalat işlemlerinde ÖTV teminatlarının KDV matrahına dahil edilmesi öngörülüyor.
Bu düzenlemeler hem otomotiv hem de enerji sektöründe fiyat dengesini etkileyebilecek potansiyele sahip.
Prim Oranlarında Artış ve Sosyal Güvenlik Düzenlemeleri
Doğum dışı borçlanma primi oranı yüzde 32’den 45’e, BAĞ-KUR prim oranı ise belirli sektörlerde artırılıyor.
İşveren payında verilen 4 puanlık prim teşviki 2 puana düşürülürken, asgari ücretin 7,5 katı olan prime esas kazanç üst sınırı 9 kata çıkarılıyor.
Bu düzenlemeler, sosyal güvenlik sistemine kaynak yaratmayı hedeflese de özellikle küçük işletmeler için maliyet artışı anlamına geliyor.
Harçlar ve Özel Düzenlemeler
Yeni vergi paketinde ayrıca, kuyumculuk ruhsatı, özel sağlık kuruluşu izinleri, işletme ruhsatları gibi bazı sektörlere yıllık harçlar getiriliyor.
Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) devlet katkısı oranının, Cumhurbaşkanı kararıyla %30’dan %50’ye kadar artırılıp azaltılabilmesi planlanıyor.
Bunlara ek olarak, UEFA gibi uluslararası spor organizasyonlarının Türkiye’deki etkinlik gelirleri için KDV ve kurumlar vergisi muafiyetleri öngörülüyor.
Toplumsal ve Ekonomik Etkiler – Denge Arayışı
Yeni vergi düzenlemelerinin en doğrudan etkisi, tüketici fiyatlarında ve yaşam maliyetlerinde hissedilecek. Dolaylı vergilerin yüksek payı nedeniyle, artan maliyetler kısa sürede fiyatlara yansıyacak. Bu da enflasyonist baskıyı artırabilir.
Küçük işletmeler açısından bakıldığında, üretim maliyetlerindeki artış rekabet gücünü azaltacak, kayıt dışı ekonomiye yönelim riskini büyütecek. Özellikle enerji, ulaşım, inşaat ve perakende gibi zincir etkisi yaratan sektörler bu yükü daha derinden hissedecek.
Kira istisnasının kaldırılması, konut piyasasında yeni bir fiyat dengesizliği yaratabilir. Ev sahiplerinin vergi yükünü kiralara yansıtması, kiracı üzerindeki mali baskıyı artırabilir.
Benzer şekilde, taşıt alım-satımlarındaki yeni harçlar, ikinci el piyasasında işlem hacmini düşürebilir.
Bununla birlikte, eğer toplanan vergi gelirleri şeffaf biçimde altyapı, dijitalleşme, çevre projeleri ve sosyal destek programlarında kullanılırsa, uzun vadede ekonomik refah artışı mümkün olabilir. Ancak kamu harcamalarına duyulan güven sınırlı kalırsa, yeni vergiler toplumsal tepkiyle karşılanabilir.
Vergi Adaleti, Şeffaflık ve Geleceğe Bakış
Vergi, yalnızca bir mali araç değil, aynı zamanda devlet ile vatandaş arasında kurulan güven ilişkisinin temelidir. Yeni vergilerin toplum tarafından kabul görmesi, bu ilişkinin güçlendirilmesine bağlıdır.
Türkiye’de uzun yıllardır dolaylı vergilerin yüksekliği, gelir dağılımında adaletsizlik yaratmaktadır. Yeni dönemde vergi politikalarının sadece gelir toplama değil, adalet ve şeffaflık ilkeleriyle şekillenmesi büyük önem taşıyor.
Dijital ekonominin büyümesi, çevresel hassasiyetlerin artması ve sosyal devlet anlayışının güçlenmesi, vergi sistemini de dönüştürmekte. Bu bağlamda, dijital hizmet vergisi, karbon vergisi gibi çevre ve teknoloji temelli uygulamaların sisteme dahil edilmesi hem gelir çeşitliliği hem de sürdürülebilirlik açısından doğru bir yönelim olabilir.
Sonuç olarak; yeni çıkarılacak vergiler, Türkiye’nin mali disiplin hedeflerinin merkezinde yer alıyor. Ancak bu adımların ekonomik istikrar ve toplumsal denge yaratabilmesi için adil, sade, öngörülebilir ve güvenilir bir vergi yapısına ihtiyaç var. Vergi sistemi ne kadar adil ve şeffaf olursa, vatandaşın yükü o kadar hafif hissedilir; ekonomi de o kadar güçlü temeller üzerinde yükselir.
Kaynak: Sanayi Haber Ajansı