Yeraltısuyu doğada yenilenebilir bir kaynak olarak, elde edilmesi pratik, çabuk ve arıtım masrafları az olduğu iÁin tercih edilmektedir. Ayrıca nükleer ve kimyasal kirlenmeye yüzey suyuna göre daha geç maruz kalır. “Yeraltısuyunun Kirlenmesi” teriminin tanımı; hastalık veya zehirlenme gibi halk sağlığı bakımından aktüel bir tehlike yaratan veya suyun kullanılamayacak derecede kimyasal ve bakteriyel kirlenmeyle kalitesinin bozulması şeklinde yapılabilir. önümüzdeki yıllarda çevre sorunlarının giderek artacağı ve buna paralel olarak yüzey sularının daha fazla . kirleneceği gözönünde bulundurulursa yeraltısularının değeri daha da artacaktır. Gelecekte suyun miktarından çok su kalitesi ˆnem kazanacaktır. ülkemizde son yıllarda yeraltısuyu kirlenmesinin artmasına neden olan faaliyetler genel olarak şu şekilde sıralanabilir:
– Hızla artan nüfusa paralel olarak endüstrinin gelişmesi,
-Tarımsal ilaç ve gübre kullanımının kontrolsüz bir şekilde artması,
-Turizm faaliyetlerinin yoğunlaşması,
-Kıyı şeritlerinde ikinci konut sayısındaki patlama düzeyindeki artışlar,
-Kırsal kesimden kentlere göç nedeniyle kent yerleşim alanlarının plansız şekilde yeraltısuyu beslenme alanları üzerinde genişlemesi,
Kuraklık çekilen yıllarda yeraltısuyu kullanımının azaltılması yerine, yüzey suları kullanılan alanlarda dahi yeraltısuyu kullanılarak son derece bilinçsizce aşırı yeraltısuyu kullanılması.
Yukarıda sayılan tüm bu nedenler yeraltısuyu seviyelerinde anormal düşümlerin oluşmasına ve ileride telafisi olanaksız veya çok yüksek bedeller ödemeye sebep olabilecek yeraltısuyu kirlenmesinin artmasına yol açmaktadır. Yeraltısuyu kirlenme nedenleri, kirletici kaynaklarının çeşitliliğine ve tipine bağlı olarak değişmekle birlikte ülkemizin koşulları ve jeolojik özellikleri gözönüne alındığında Türkiye’de yeraltısuyu kirlenme nedenlerini doğal ve yapay nedenler olarak iki ana grupta toplamak mümkündür
• Deniz suyu girişimi ile oluşan yeraltısuyu kirlenmesi: Kıyılarda yeraltısuyu normal koşullarda denize boşalır. Yerleşim ve endüstri bölgelerinde suya olan gereksinim nedeniyle, yeraltısuyunun aşırı çekilmesi sonucu denize akan yeraltısuyu azalmıştır. Kuyulardan aşırı su çekilmesi, denize doğru olan su tabakasının eğimini azaltır ve su seviyesi deniz seviyesinin altına düşer . Bu durumda deniz suyunun yeraltısuyuna doğru sokulduğu görülür. Tuzlu suyun kıyılardaki tatlı su akiferlerine doğru ilerlemesi olayına “Deniz Suyu Girişimi” denir. Deniz suyunun, tatlı su akiferine girmesi ile buradaki yeraltısuyu tuzlanır ve faydalanılamaz hale gelir. Tuzlanan yeraltısuyunun tekrar tatlı su akiferine dönüşmesi uzun yılları gerektirir. Deniz suyunun girişimi üç tarafı denizlerle çevrili ülkemiz için de çok önemlidir . Bilhassa Marmara, Ege ve Akdeniz sahillerindeki kıyı akiferlerinde açılan kuyulardan aşırı çekim sonucu birçok kuyuda tuzlanma gözlenmiştir. Bu durum içme ve kullanma suyunun büyük bir kısmını yeraltısuyundan sağlayan yerleşim merkezlerinde büyük riskler yaratmaktadır.
• Kötü kaliteli akarsu, göl, bataklık nedenleriyle yeraltısuyu kirlenmesi:
Bazı bölgelerimizde doğal kötü kalitedeki akarsu ve göllerimizle irtibatlı yeraltısuyu akiferleri, bu kötü¸ kaliteli suların etkisi altında kalmaktadırlar. Bu yerlerdeki yeraltısuyu kullanımlarında bilinçsiz ve sorumsuz davranışlar kötü¸ kaliteli alanların çok daha fazla genişleyerek bu bölgelerdeki yeraltısuyu rezervlerinin kullanılamaz hale gelmesine neden olmaktadır. Buralarda mekanizma deniz suyu girişimi ile benzerlikler gösterir. Bazı bölgelerde bu mekanizmanın tersi görülmekte olup düşük kaliteli yeraltısuları akarsu ve gölleri etkileyebilmektedir. örneğin; Büyük Menderes ovasındaki jeotermal suların zehirli elementleriyle kirlenmiş yeraltısularının Büyük Menderes nehrinin kalitesine oldukça önemli miktarlarda olumsuz etki yapmaktadır.
• Jeolojik formasyonlardan kaynaklanan yeraltısuyu kirlenmesi:
Ülkemizde küçümsenemeyecek boyutta geniş alanlarda yayılım gösteren tuzlu, jipsli, anhidritli ve borlu formasyonlardaki yeraltısuyu; sulama, içme ve kullanma suyu limitlerini aşan miktarlarda kirlilik ve kalite bozukluğu göstermektedir. Jipsli, anhidritli formasyonlardan gelen sülfatlı sular sadece yeraltısuyu kirlenmesine yol açmaz. Bunun yanısıra açılmış sondaj kuyularındaki boruları ve pompaları çürüterek bunların kullanılamaz hale gelmesine de neden olmaktadır.
• Jeotermal alanların etkileri:
Ülkemizde önemli miktarda jeotermal özellik gösteren alan mevcuttur. Altıyüz adedin üzerinde termal kaynağın mevcudiyeti bu alanlardan sadece olumlu yararlanılacağını sananlara olumsuz taraflarını dikkate almadıkları için yeraltısuyu kalitesini bozma fırsatı vermektedir. Jeotermal alanlar, tektonizmanın aktif olduğu veya volkanik faaliyetin, özellikle de sönmüş geniş volkanların bulunduğu bölgelerde yeralmaktadır. Çeşitli yönlerde ve atımlardaki fay zonlarının geliştiği, graben ve horst yapılarının oluştuğu ve volkanik faaliyetlerin meydana geldiği yerlerde jeotermal alan özellikleri ile karşılaşılması olasılığı oldukça fazladır.
Termal sular ne kadar derinden yeryüzüne ulaşırsa veya mağma etkisi ne kadar yüzeye yakınsa sıcaklığı o derecede yüksek olmakta, dolayısıyla yeryüzüne çıktığı çatlaklı kırıklı zonların çevresindeki kayaçları eritebilme özelliği çok fazla olacağından birçok kimyasal elementi bünyesine almaktadır. Bu elementler içerisinde oldukça fazla miktarda zehirli özellik taşıyan ağır metallerde bulunmaktadır. Bu şekilde bünyesinde ağır metalleri de bulunduran jeotermal sular şifalı özellikleri ve enerji ¸üretimine katkıları nedeniyle oldukça yararlı olmalarının yanısıra çevrelerindeki yeraltısuyunu kirleterek olumsuz etki de göstermektedirler . Jeotermal sular içerisinde bulunan bor elementi, az miktarlarda bitki büyümesi için gerekli olduğu halde sulama suyu içerisinde kabul edilebilir limitleri aştığı takdirde bitkiyi olumsuz etkilemektedir. Ayrıca toprakta birikerek toprağı çoraklaştırıcı ve hatta bir daha kullanılamaz hale getirici özelliklere sahiptir . Jeotermal sular içmesuyu açısından da insan ve hayvan sağlığını olumsuz yönde etkileyecek hatta öldürebilecek miktarlarda arsenik, civa, krom, çinko, kurşun, siyanür vb. elementler içerebilmektedir.
2.Yapay Nedenlerle Yeraltısuyu Kirlenmesi
Bölgeler ve özelliklerine göre çok çeşitlilik ve farklılık göstermekle birlikte, belli başlı yapay yeraltısuyu kirlenme nedenleri evsel atıklar, sanayi atıkları, tarımsal ilaç ve gübrelerdir. Akiferi etkileyen her türlü kirletici kaynak yeraltısuyunu da kirletmektedir. özellikle serbest veya karstik akiferlerde ve akiferin beslenme alanları ¸zerinde kirletici kaynaklar yeraldığında yeraltısuyu kirliliği olmaktadır. ÷nemli miktarlarda yeraltısuyu potansiyeline sahip bazı ovalarda veya karstik alanlarda kentleşmenin akifer ¸zerinde gelişmesi, ayrıca kentlerin çoğunda sağlıklı atık su arıtma sisteminin olmaması, yeraltısuyu beslenme alanları üzerinde çöp depo alanlarının bulunması nedenleriyle her geçen gün yeraltısuyu kirlenerek pek yakın bir gelecekte kullanılamaz hale gelecektir. Günümüzdeki kent merkezlerinin atık suları, geçmiş yıllardaki atık sulardan oldukça fazla miktarda deterjan, hatta ağır metaller içermektedir. Organik kirlenmeyi önleyici biyolojik arıtma sistemleriyle atık suların arıtılması mümkün olmamaktadır. Tarımsal faaliyetlerin ˆnemli akifer konumunda olan alanlarda yoğunlaşması ve buna paralel olarak kimyasal ilaç ve gübre kullanımının da giderek artması yeraltısuyunun pestisit ve türevleriyle kirlenmesine neden olmaktadır. Pestisit kirliliğinin tespiti oldukça güç ve masraflı olmaktadır.
Birçok kentimizde yine sanayinin yeraltısuyu beslenme alanları ¸zerinde bilinçsiz ve plansız bir şekilde gelişmesi ile birlikte sanayi atık sularının da yeraltına süzülerek yeraltısuyuna karışması, ağır metal kirlenmesine neden olmaktadır. Kirletilmiş yüzey suları ile irtibatlı veya bizzat bu sulardan beslenen yeraltısuları da olduğu gibi aynı kirlenmeden etkilenmektedir. Yüzey suyu kirlenmelerinde kirletici kaynağın ortadan kaldırılmasıyla çok çabuk temizlenebilmelerine karşın bu sulardan kirlenmiş yeraltısuları ya çok uzun süre geçtikten sonra temizlenebilmekte ya da temizlenmeleri hiçbir zaman mümkün olmamaktadır.
Kaynak: SANAYİ HABER AJANSI