TÜRKİYE’NİN ÇELİK SEKTÖRÜ

Yayınlama: 06.07.2025
13
A+
A-
Sanayi Haber Ajansı İstanbul Temsilcisi Ekonomist / Yazar

Türkiye’nin çelik ürünleri ihracatı 2025 Mayıs ayında önemli bir artış gösterdi. Geçen yılın aynı dönemine kıyasla ihracat miktar olarak %21,1, değer olarak da %9,2 artarak sırasıyla 1,4 milyon ton ve 922,8 milyon dolara ulaştı. Bu, özellikle küresel çelik sektöründe daralma yaşanırken, Türkiye’nin nispeten daha iyi bir performans sergilediğini gösteriyor. Ancak bu sevindirici gelişmenin yanında, sektörün kronik sorunları olan üretim düşüşü ve dampingli ithalat tehdidi devam ediyor.

Üretim Düşüyor, Talep Zayıf Seyrediyor

Türkiye’nin ham çelik üretimi, mayıs ayında geçen yıla göre %2,8 azalarak 3,1 milyon tona geriledi. Ocak-Mayıs döneminde üretim %1,4 düşüşle 15,4 milyon tona indi. Bu, yerli üretimin iç talebi karşılamakta zorlandığını, hatta kapasitenin tam olarak kullanılamadığını ortaya koyuyor. Aynı şekilde nihai mamul tüketimi de yılın ilk 5 ayında %4,7 azaldı. İç piyasadaki daralma, inşaat, otomotiv gibi çelik yoğun sektörlerde yavaşlamanın sürdüğüne işaret ediyor.

Bunlar, Türkiye ekonomisinin genelindeki büyüme sorunlarıyla paralel seyreden önemli göstergeler. İç talepte toparlanma olmadan üretimin yükselmesi de kolay değil. Ancak üretimdeki düşüşte en kritik faktörlerden biri dampingli ithalatın yarattığı baskı.

İthalatta Miktar Arttı, Fiyat Düştü: Dampingli Ürünlerin Baskısı

İthalat verileri, sektörün en büyük sorununu gözler önüne seriyor. Mayıs ayında çelik ithalatı miktar olarak %24,6 artarken, değer bazında %0,1 azaldı. Bu demek oluyor ki, piyasaya giren ürünlerin birim fiyatları düştü. Ucuz ve kalitesiz ürünlerin (dampingli ithalatın) yükselişi, yerli üreticinin fiyat ve kalite rekabetini zorlaştırıyor.

Bu durum üreticinin kapasite kullanımını azaltıyor, yatırım yapma iştahını törpülüyor. Uzun vadede ise sanayi sektörünün geneline olumsuz yansıyacak bir kısır döngüye sebep oluyor. Çünkü çelik, otomotivden inşaata, makineden beyaz eşyaya kadar birçok sektörün temel hammaddesi. Çelikte yaşanacak bir kriz, diğer sanayi dallarını da tetikler.

İhracatın İthalatı Karşılama Oranı Artıyor Ama Denge Dengede Değil

İyi haber şu ki, ihracatın ithalatı karşılama oranı 2024’teki %71’den 2025’te %80,7’ye yükseldi. Bu, Türkiye’nin dış ticarette biraz daha dengeli hale geldiğini gösteriyor. Ancak ithalatta kalite ve fiyat sorunları çözülmezse bu olumlu gelişme sürdürülebilir olmaz.

Yapısal Sorunlar ve Stratejik Çözüm Önerileri

TÇÜD Genel Sekreteri Veysel Yayan’ın vurguladığı gibi, sektörün karşı karşıya olduğu yapısal sorunlar sadece çelik üretimini değil, Türkiye sanayisinin tamamını etkileyebilir. Dampingli ithalat engellenmezse, kapasite boşa çıkacak, üretim düşecek, ihracat da orta vadede olumsuz etkilenecektir.

Yayan, atılması gereken adımların başında dampingli ithalata karşı güçlü ve kararlı tedbirlerin gelmesi gerektiğini söylüyor. Bunun yanı sıra Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve serbest ticaret anlaşmalarının Türkiye lehine yeniden şekillendirilmesi gerekiyor. Çünkü mevcut ticaret rejimleri, Türkiye’nin çelik sektörünü korumaktan çok, dış rekabete açık hale getiriyor.

Ekonomik ve Sosyal Yansımalar

Çelik sektöründe yaşanacak bir daralma, doğrudan sanayi üretimini, istihdamı, ihracatı ve cari dengeyi etkiler. İşsizliğin artması, yatırım iştahının azalması, teknoloji gelişiminin yavaşlaması gibi zincirleme sorunlar ekonominin geneline yayılır.

Ayrıca, Türkiye’nin bölgesel ve küresel üretim merkezlerinden biri olma hedefi, sağlam bir çelik sektörüyle mümkün. Bu nedenle sektörün rekabet gücünü artıracak önlemler, ülke ekonomisinin büyüme ve kalkınma stratejisinde öncelikli olmalı.

Sonuç

Mayıs ayı ihracat verileri umut veriyor ama çelik sektörünün ana gündemi hâlâ dampingli ithalatla mücadele ve üretimin artırılması. Türkiye, mevcut kapasitesini tam kullanamadığı sürece, çelikte sürdürülebilir büyüme ve ihracat artışı sağlamak zor.

Bunun için;

Dampingli ithalat mutlaka kontrol altına alınmalı,

Gümrük Birliği ve ticaret anlaşmaları Türkiye’nin lehine güncellenmeli,

İç talebin canlanması için yatırım ortamı iyileştirilmeli,

Sektörün Ar-GE ve teknoloji kapasitesi artırılmalı.

Yoksa, bugün sevinilen ihracat artışı, yarın sanayinin diğer alanlarında hissedilecek olumsuzluklara dönüşebilir.

 

 

 

Kaynak: Sanayi Haber Ajansı

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.