AVRUPA DOĞAL GAZDA ALARM VERİYOR

Yayınlama: 08.07.2025
3
A+
A-
Sanayi Haber Ajansı İstanbul Temsilcisi Ekonomist / Yazar

Orta Doğu’da yeniden kızışan siyasi tansiyon, Avrupa’nın kırılgan enerji yapısını bir kez daha açık etti. İsrail’in İran’a yönelik saldırısı sonrası tırmanan kriz, Hürmüz Boğazı üzerindeki enerji sevkiyatlarına dair kaygıları artırdı. Sonuç? Avrupa doğal gaz piyasası sarsıldı. Doğalgaz fiyatları yalnızca birkaç gün içinde yaklaşık %15 arttı. Bu gelişme, Avrupa’nın jeopolitik risklere ne kadar açık olduğunu ve enerjideki dışa bağımlılığının ne derece tehlikeli boyutlara ulaştığını bir kez daha gözler önüne serdi.

HÜRMÜZ BOĞAZI: YALNIZCA COĞRAFİ DEĞİL, ENERJİK POLİTİK BİR DAR GEÇİT

Hürmüz Boğazı sıradan bir su yolu değil; dünya enerji sisteminin adeta şah damarı. Günlük 20 milyon varile yakın petrol ve LNG taşıyan tankerlerin rotasında yer alan bu dar geçit, özellikle Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi LNG devleri için hayati önemde. Küresel LNG ticaretinin yaklaşık %20’si bu boğazdan geçiyor. Katar’ın LNG ihracatının neredeyse tamamı buradan sağlanıyor.

Bu kadar hayati bir geçitte yaşanacak her türden güvenlik riski, zincirleme reaksiyonlar doğuruyor. İran’ın geçmişte boğazı tehdit aracı olarak kullanmış olması ve İsrail ile yaşanan gerilim nedeniyle boğazın güvenliğinin yeniden tartışma konusu olması, doğal gaz piyasasını derinden sarstı.

AVRUPA’DA BİR HAFTADA GAZ FİYATLARI FIRLADI

Avrupa’nın en büyük doğal gaz ticaret merkezi olan Hollanda TTF piyasasında fiyatlar 12 Haziran’dan 19 Haziran’a kadar %15’e yakın arttı. Bu süre zarfında fiyatlar megavat saat başına 36,2 eurodan 41,5 euroya kadar çıktı. Ağustos vadeli kontratlarda ise 41,9 euro gibi yüksek seviyeler görüldü.

Bu artış sadece rakamsal değil; Avrupa için ekonomik anlamda bir alarm sinyali niteliğinde. Çünkü doğalgaz fiyatları arttığında:

Elektrik üretim maliyetleri yükseliyor,

Sanayide üretim fiyatları artıyor,

Konutlara gelen faturalar kabarıyor,

Enflasyon üzerindeki baskı büyüyor.

Yani gaz fiyatları sadece enerji piyasasını değil, doğrudan vatandaşın mutfağını, fabrikaların çarklarını ve Avrupa Merkez Bankası’nın faiz politikalarını da etkiliyor.

LNG GEMİLERİ HÜRMÜZ’E GİRMEYE ÇEKİNİYOR

Krizin ne kadar ciddi olduğunu gösteren en somut göstergelerden biri ise denizde yaşanıyor. 7 adet LNG tankeri, Hürmüz Boğazı’ndan geçmek yerine Umman açıklarında beklemeye geçti. Katar yetkilileri “her şey yolunda” dese de tanker operatörleri güvenliğin tam anlamıyla sağlanmadığı gerekçesiyle temkinli davranıyor. Bu gecikmeler bile piyasalarda panik havası yaratmaya yetiyor.

Bu durum, sadece gaz arzında değil, navlun (taşıma) maliyetlerinde de artışa yol açıyor. Tankerlerin beklemesi, lojistik zincirinin aksaması demek. Bu da ek maliyet ve yeni fiyat artışları anlamına geliyor.

AVRUPA’NIN LNG TEDARİĞİNDE RİSK DAĞILIMI YETERSİZ

2024 yılı itibariyle Avrupa LNG ithalatının kaynak dağılımı şöyle:

%46 ABD,

%16 Rusya,

%11 Cezayir,

%10 Katar,

%5 Norveç,

%4 Nijerya

Her ne kadar ABD, Avrupa’nın en büyük tedarikçisi haline gelmiş olsa da Katar gibi Hürmüz’e doğrudan bağımlı üreticilerin toplam içindeki payı da azımsanmayacak düzeyde. Bu, Avrupa’nın sadece “tedarikçi çeşitliliği” değil, “coğrafi çeşitlilik” de sağlaması gerektiğini ortaya koyuyor. Yani yalnızca farklı ülkelerden değil, farklı rotalardan da enerji sağlamak artık bir zorunluluk.

ARTAN SICAKLIK, GAZ TALEBİNİ YUKARI ÇEKİYOR

Enerji krizini derinleştiren bir diğer unsur ise yaz sıcakları. Avrupa genelinde mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklıklar, soğutma ihtiyacını artırıyor. Soğutma ihtiyacı arttıkça, elektrik tüketimi artıyor. Elektrik üretiminin büyük kısmı ise doğalgaz santrallerinden sağlanıyor. Böylece sıcaklık arttıkça gaz talebi ve fiyatlar da artıyor. Bu ikili baskı — hem arz yönlü tehdit hem talep kaynaklı artış — fiyatları adeta yukarı doğru zorluyor.

AVRUPA ENERJİDE NEDEN HÂLÂ KIRILGAN?

Avrupa’nın gaz depolarında doluluk oranı yüksek. Ancak bu, yeterli bir güvenlik ağı değil. Çünkü enerji, sadece depolarda biriken bir meta değil; akışkanlığı olan, süreklilik gerektiren bir sistemin parçası. Boğaz kapanırsa, birkaç hafta içinde sistem tıkanır. Sanayi yavaşlar, elektrik üretimi aksar, fiyatlar patlar.

Bu durum, Avrupa’nın sadece enerji bağımlısı değil, aynı zamanda kriz yönetimi açısından da kırılgan bir yapıya sahip olduğunu gösteriyor. Alternatif enerjiye, yenilenebilir kaynaklara, iç üretime ve bölgesel dayanışmaya daha fazla yatırım yapılmadıkça bu kırılganlık sürecek.

SONUÇ: SİYASİ GERİLİM, ENERJİ ARZINA VURDUĞUNDA FATURAYI HALK ÖDÜYOR

Orta Doğu’daki her kriz, Avrupa’nın enerji faturalarını kabartıyor. Hürmüz Boğazı’ndaki tedirginlik, Avrupa ekonomisinde yeni bir türbülans yaratma potansiyeline sahip. Bu durum sadece enerji güvenliği değil; ekonomik istikrar, sosyal dengeler ve hatta siyasi kararları da etkileyen bir güvenlik meselesi.

Avrupa için artık mesele sadece “gaz bulmak” değil; bu gazın güvenli, sürekli ve uygun maliyetli şekilde akmasını sağlamak. Bu da sadece ticari değil, stratejik bir mesele haline gelmiş durumda. Hürmüz Boğazı’ndaki her fırtına, Avrupa’nın kırılgan enerji sistemine vuruyor; sonuçta ise bu maliyet, vatandaşın cebinden çıkıyor.

 

 

Kaynak: Sanayi Haber Ajansı

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.