PETROL İTHALATINDA GERİLEME VE DIŞ TİCARET AÇIĞINA ETKİLERİ

Yayınlama: 30.07.2025
5
A+
A-
Sanayi Haber Ajansı İstanbul Temsilcisi Ekonomist / Yazar

Türkiye ekonomisinin kronik sorunlarından biri, uzun yıllardır dış ticaret açığıdır. Bunun temel sebeplerinden biri ise enerji ithalatına olan yüksek bağımlılığımızdır. Son açıklanan veriler, Türkiye’nin petrol ve petrol ürünleri ithalatının mayıs ayında bir önceki yıla göre yüzde 10,4 azalarak 3,97 milyon tona gerilediğini gösteriyor. Bu gelişme, rakamsal olarak ithalat faturasında düşüş anlamına gelirken; esas mesele, bu düşüşün dış ticaret dengemize nasıl yansıyacağı ve sürdürülebilir olup olmadığıdır.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) açıkladığı “Petrol Piyasası Sektör Raporu”, sadece rakamlar dizisi değil; aynı zamanda Türkiye’nin ekonomik yapısını, küresel enerji piyasalarındaki konumunu ve cari açığını şekillendiren temel faktörleri de gözler önüne seriyor. İşte bu makalede, petrol ithalatındaki düşüşün arka planını, dış ticaret açığına etkilerini ve Türkiye ekonomisi için ne anlama geldiğini daha geniş bir çerçevede inceleyeceğiz.

Petrol İthalatındaki Düşüş: Geçici mi, Kalıcı mı?

Mayıs ayında Türkiye’nin toplam petrol ithalatı 3,97 milyon tona gerilerken, ithalatın büyük kısmını oluşturan ham petrol ithalatı da yüzde 13,2 azalarak 2,48 milyon ton olarak kaydedildi. Motorin ithalatında ise yüzde 3,5’lik düşüş yaşandı. İthalatın geri kalanını fuel oil, havacılık ve denizcilik yakıtları gibi diğer kalemler oluşturdu.

İthalattaki bu düşüş, ilk bakışta olumlu gibi görünebilir; çünkü Türkiye’nin enerji ithalatına ödediği döviz miktarını azaltarak cari açığı daraltıcı bir etki yaratır. Ancak burada kritik bir soru ortaya çıkıyor: Bu azalma yapısal bir değişimin sonucu mu, yoksa kısa vadeli bir dalgalanmanın yansıması mı? Çünkü sürdürülebilir olmayan bir düşüş, uzun vadede dış ticaret dengesi açısından kalıcı bir fayda sağlamaz.

Enerji İthalatı: Dış Ticaret Açığının En Büyük Kalemi

Türkiye’nin dış ticaret açığı uzun yıllardır, özellikle enerji ithalatı nedeniyle yüksek seyrediyor. Türkiye’nin yıllık enerji ithalatı faturası genellikle 40-50 milyar dolar bandında değişiyor ve bu rakam cari açığın önemli bir kısmını oluşturuyor. Kendi kaynaklarımız sınırlı olduğu için, talebi karşılamak amacıyla petrol ve doğal gaz ithalatına büyük ölçüde bağımlıyız.

Nitekim mayıs ayı verilerinde de ithal edilen petrol ve petrol ürünlerinin büyük kısmının Rusya’dan geldiğini görüyoruz. Rusya’yı Suudi Arabistan ve Kazakistan izliyor. Bu tablo, Türkiye’nin coğrafi avantajlarını kullanarak farklı kaynaklardan tedarik sağlamaya çalıştığını, ancak hâlen en büyük tedarikçi ülkenin Rusya olduğunu ortaya koyuyor.

Dış ticaret açığımızın kalıcı şekilde daralması, enerji ithalatına olan bağımlılığımızı azaltmamızla mümkün. Bu da ancak yenilenebilir enerji yatırımlarının artırılması, yerli enerji üretiminin geliştirilmesi ve enerji verimliliği politikalarının güçlendirilmesiyle gerçekleşebilir.

Yurt İçi Tüketimde Artış: Ekonomik Canlılık Sinyali

Raporda dikkat çeken bir diğer gelişme, yurt içi petrol ürünleri tüketiminde yaşanan artış oldu. Mayıs ayında benzin satışları yüzde 22,3 artarak 468 bin tona, motorin satışları ise yüzde 5,6 yükselerek 2,3 milyon tona çıktı. Toplam petrol ürünleri satışları da yüzde 7,2 artarak 2,93 milyon tona ulaştı.

Bu artış, özellikle ulaşıma ve lojistiğe olan talebin arttığını, dolayısıyla ekonomik hareketliliğin sürdüğünü gösteriyor. Ancak bir yandan da yüksek tüketim, uzun vadede ithalata olan bağımlılığı artırarak dış ticaret dengesi üzerinde baskı yaratabilir. Yani yurt içinde talebin artması, cari açığı olumlu etkilerken, enerji faturasını da büyütebilir. Bu da Türkiye ekonomisinin yapısal kırılganlıklarından biri olarak öne çıkıyor.

İhracatta Gerileme: Bölgesel ve Küresel Etkiler

Raporda Türkiye’nin petrol ürünleri ihracatının toplamda yüzde 17,5 azalarak 1,28 milyon tona gerilediği belirtiliyor. Özellikle denizcilik ve benzin türleri ihracatındaki sert düşüş dikkat çekiyor. Havacılık yakıtları ihracatı yüzde 28,7 artarken, motorin ihracatında da sınırlı bir artış yaşandı.

Bu tablo, Türkiye’nin özellikle transit ticaret ve çevre ülkelere yönelik ihracatındaki dalgalanmaları ortaya koyuyor. Küresel enerji fiyatlarının seyri, lojistik rotalardaki değişiklikler ve bölgesel jeopolitik gelişmeler, ihracat rakamlarını doğrudan etkiliyor. Türkiye, rafineri kapasitesi ve lojistik avantajları sayesinde bir dağıtım üssü rolünü güçlendirse de küresel talepteki dalgalanmalar bu rolün etkisini sınırlayabiliyor.

Rafineri Üretiminde Sınırlı Artış ve Geleceğe Dair Sinyaller

Mayıs ayında rafinerilerde üretilen toplam petrol ürünleri miktarı yüzde 1,9 artışla 3,35 milyon tona ulaştı. En büyük artış, havacılık yakıtları üretiminde yaşandı. Benzin ve motorin üretiminde de artış dikkat çekiyor. Buna karşın denizcilik yakıtları üretimi sert şekilde düşmüş durumda.

Rafinerilerdeki üretim artışı, bir yandan yurt içi talebi karşılamaya yönelik adımları; diğer yandan ihracat pazarlarına yönelik stratejik planları yansıtıyor. Ancak uzun vadede, sadece rafineri üretimini artırmak yetmez; Türkiye’nin enerji portföyünü çeşitlendirmesi ve ithalata bağımlılığı azaltacak yatırımlar yapması gerekir.

Genel Değerlendirme: Petrol İthalatı ve Dış Ticaret Dengesi Arasındaki Kırılgan Bağlantı

Sonuç olarak, Türkiye’nin petrol ithalatındaki düşüş, dış ticaret açığını sınırlamak açısından kısa vadeli bir avantaj sağlıyor. Ancak bu avantajın kalıcı olması için enerji alanında yapısal reformlar gerekiyor. Yenilenebilir enerji yatırımlarının artması, yerli kaynak kullanımının genişlemesi ve enerji verimliliğinin artırılması, dış ticaret dengesi açısından kritik önemde.

Petrol ve petrol ürünleri, Türkiye’nin ithalat faturasında en büyük kalem olmaya devam ediyor. Dolayısıyla bu alandaki her gelişme, doğrudan cari dengeye ve ekonomik istikrara yansıyor. Uzun vadede, cari açığın kronikleşmesini önlemek ve dışa bağımlılığı azaltmak için enerji politikalarının yeni bir vizyonla şekillendirilmesi şart.

Bu veriler bize şunu hatırlatıyor: Türkiye’nin enerji stratejisi, yalnızca tüketim ve üretim rakamlarından ibaret değildir; aynı zamanda dış ticaret dengesi, döviz kuru istikrarı ve genel ekonomik sağlığın temel belirleyicisidir.

 

 

 

Kaynak: Sanayi Haber Ajansı

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.